Muhsin Yazıcıoğlu, ölmeden 3 gün önce bir oyuncu ve iki dostuyla buluştu. Konu ‘Barnabas İncili’ydi. Amacı, film çekmekti. ‘Bu İncil’i gören çok yaşamıyor’ dedi ve sonra…

YAZICIOĞLU’NU BARNABAS İNCİLİ Mİ ÖLÜME GÖTÜRDÜ?

Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği şüpheli helikopter kazasının ardından pek çok iddia ortaya atıldı. “Bu bir suikasttır” diyenler, çok çeşitli gerekçeler ileri sürdüler. Ancak, hiç birisi şimdi yazacaklarım kadar korkunç ve ciddi değildi.

İddia sahipleri ile tek tek görüştüm. Uzun uzun değerlendirmeler yaptık. Verdikleri bilgiler, son derece sarsıcıydı. Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Barnabas İncili’ne duyduğu ilginin ölüme götürmüş olabileceğini söylüyorlardı. Çünkü Yazıcıoğlu, başta Vatikan olmak üzere, bütün Hıristiyan Dünyası’nı alt-üst edecek bir proje üzerinde çalışıyordu!

BBP’DEN KONUYLA İLGİLİ AÇIKLAMA!..

BARNABAS İNCİLİ’NİN HİKAYESİ

Şimdi baştan alalım… Barnabas İncili, 1981 Yılı’nda köylüler tarafından Şırnak’ın Uludere İlçesi’ndeki bir mağarada bulundu. Sonra, Babat Aşireti’nin eline geçti. İlk iki sayfası da filolog Hamza Hocagil’e götürüldü. Kitabın ilk bölümünü tercüme eden Hamzagil dehşet içinde kaldı.

Sayfalar, Hazreti İsa’nın diliyle Aramice yazılmıştı: “Ben, Kıbrıslı Barnabius… Tespihe layık alemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu’l Kudüs’le Meşaha’ya vahyolunanı tıpkı İsa’dan duyduğun gibi sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.”

Bu, Hazreti İsa’nın Vahiy Katibi olan Aziz Barnabas tarafından yazılan ve iki bin yıldır kayıp olan gerçek İncil’di. En önemlisi de içinde otantik İncil’in diğer üç nüshasının nerede olduğu belirtiliyor, Hz. Muhammed ve İslâm’ın geleceği müjdeleniyordu: “Bir peygamber gelecek ve O’na tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak!”

YAZICIOĞLU BARNABAS İNCİLİ’Nİ ARAŞTIRMAYA KOYULDU

Hıristiyan Dünyası’nın bütün öğretilerini alt-üst edecek bir gelişme ortaya çıkmıştı!

Sonra Hollywood filmlerine taş çıkaracak olaylar yaşandı. İncil, tam, alınıp tercüme edilecekken, Jandarma’nın eline geçti.

Oradan da Genelkurmay’a gitti. Peki bu İncil şimdi nerede? Rivayetler muhtelif, ancak bu sorunun cevabı tam olarak verilemiyor.

Türkiye’de Barnabas İncili’ne ilgi duyan isimlerden biri de Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Önce ciddi bir çalışma içine girdi. Amerika’da araştırmalar yapan, konuyu çok iyi bilen ve Barnabas İncili hakkında kitap yazan bir isimle irtibata geçti. Kendisinden ayrıntılı bilgi aldı.

Sonra da kararını verdi:

- Ne pahasına olursa olsun, bu konuyu deşeceğim! Hayatını kaybettiği helikopter kazasından 3 gün önce, 22 Mart 2009′da, önceden tespit ettiği bazı isimlerle Ankara-Balgat’taki Seda Pastanesi’nde bir araya geldi. Bu isimlerden ilki Türkiye’nin yakından tanıdığı ünlü bir oyuncuydu. Diğeri Mamak Cezaevi’nde birlikte yattığı arkadaşıydı. Üçüncü şahıs da partide görevliydi. Ayrıca, o gün pastanede bu görüşmeye tanık olan bir de iş adamı vardı. Yazıcıoğlu, “Sizinle önemli bir konuyu konuşacağım” dedi:

- Bir sinema filmi çekilmesini istiyorum. Masada oturanlar sordular: – Konusu ne olacak?

Yazıcıoğlu, “Çok önemli, Barnabas İncili’ni sinema filmi yapacağız” dedi. “O da ne?” sorusu üzerine uzun uzun anlattı. Barnabas İncili’nin Genelkurmay’da olduğunu söyledi. “Siz gördünüz mü?” sorusuna esprili bir üslupla “Sultanlar görür” cevabını verdi.

Gülerek devam etti:

-Ama siz dikkatli olun. Bu İncili görenleri öldürüyorlarmış! Arkadaşlarının, “Başkanım böyle bir film kolay değil. İyi bir film bize 5-6 milyon dolara patlar” sözleri üzerine de “Benim o parayı bulamayacağımı mı sanıyorsunuz!” cevabını verdi. Belli ki bütün hazırlıklarını önceden yapmıştı.

Masadakiler ikna oldular. Senaryoyu kimin yazacağına kadar bütün ayrıntılar konuşuldu.

5 saat süren görüşmede Yazıcıoğlu, büyük ve etkili bir kampanyadan söz etti:

- Sadece filmle kalmayacağız. Bu konuda toplantılar ve uluslar arası sempozyumlar düzenleyeceğiz. Dünyanın ilgisini bu noktaya çekmemiz lazım.

Ancak Yazıcıoğlu üç gün sonra hayatını kaybedince, doğal olarak bu büyük proje rafa kaldırıldı.

Şimdi, o gün Seda Pastanesi’nde Yazıcıoğlu ile bu dev projeyi konuşanlar, son dönemde bazı yaşadıklarını da birleştirerek, önemli bir iddiada bulunuyorlar. 25 Mart 2009′daki helikopter kazasını, Barnabas İncili ile irtibatlandırıyorlar.

Kim mi onlar?

İsimleri bizde saklı. Ancak, hepsi konuşmaya ve ellerindeki bilgileri paylaşmaya hazır. Kazayı soruşturan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı isterse hemen verebiliriz. (Takvim)

Link for this entry

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün gerçekleştirilen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda medyaya yüklendi. Erdoğan, ‘Ey medya biliyorum canlı yayın yapıyorsunuz ama kayıtlara geçsin’ diyerek tutuklu gazetecilerle ilgili rakamları açıkladı. Erdoğan, 105 gazetecinin tutuklu olduğu iddialarını sert bir dille eleştirerek CHP liderinin Türkiye’yi dış ülkelere şikayet ettiğini söyledi.

VİDEO İÇİN TIKLAYIN

İşte Başbakan Erdoğan’ın o açıklamaları:

EY MEDYA BİLİYORUM CANLI YAYINDASINIZ

Ey medya biliyorum canlı yayındasınız ama bunu iyi kaydedin. Geçtiğimiz günlerde 2 Filistin kanalının Ramallah’ta kapatıldığını biliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve özellikle ona oy verenlerin iyi dinlemesini istiyorum. Bir sendika ve platform bir liste yayınladı. Bu listedeki isimleri tek tek araştırdık.

CEZAEVİNDEKİ TUTUKLU GAZETECİLERİ AÇIKLADI

Bu gazeteci olduğu iddia edilen 105 kişilik isim listesinde, bunların aslında çoğu gazeteci falan da değil. İsim listesindeki 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu, 6 kişinin cezaevinde kaydı yok. Yani hayali isimler. Yine bu listedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Bu 105 kişilik listedeki isimlerden sadece 6 tanesinin sarı basın kartı var. Burada kimler var? Muhasebeciler, ofis elemanları, gazete çalışanları. İşte bu listede bunlar gazeteci gibi gösteriliyor. Bu listedeki 69 kişi PKK Kongragel-KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKPC ile 11 kişi Devrimci Karargah Evleri ile, 4 kişi MLKP ile ilgilendiriliyor. Son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan iki gazeteci alınmamış.

BENİM MİLLETİM BUNLARA PRİM VERMEZ

PKK üyelerine bilerek isteyerek yardım etmek, ruhsatsız silahlara mermi satın almak. Bir kişinin kaçırılarak örgüt evine götürülmesi.. Polis aracına silahlı saldırıda bulunmak, terör örgütüne üye olmak. CHP genel başkanı işte bu gerçeklere rağmen bu isimler üzerinden kendi ülkesini karalayan bir genel başkan. Bu nasıl bir anlayış. Benim milletim zaten bunlara bir şey vermez o ayrı mesele de..

Link for this entry

CHP’deki genel başkan değişimiyle ilgili ‘CHP’de yüz nakli yapıldı, ama doku nakline ihtiyaç var’ diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a CHP’den bugün cevap geldi. CHP Grup başkanvekili Muharrem İnce ‘Başbakan’ın karakter nakli yaptığı çok açıktır’ derken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise ‘Başbakan kendisiyle karıştırıyor’ cevabını verdi.

TEKİN: CHP’DE YÜZ NAKLİ OLMAZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Yüzümüze baktığımızda Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüyoruz. CHP’de yüz nakli olmaz. Sayın Başbakan galiba kendisiyle karıştırıyor” dedi.

Gürsel Tekin, düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlatarak, “CHP’de çok başarılı bir yüz nakli gerçekleştirildi” dediğini kaydetti. CHP’nin 89 yıllık tarihinde hiçbir zaman yüz değişimi yaşanmadığını ifade eden Tekin, “Yüzümüze baktığımızda Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüyoruz. CHP’de yüz nakli olmaz. Sayın Başbakan galiba kendisiyle karıştırıyor” dedi.

Tekin CHP’nin, 30 yıl önce ne ise bugün de aynı olduğunu, Başbakan Erdoğan’ın yüz değişimini yanlış adreste aradığını ifade etti.

İNCE: BAŞBAKAN’IN KARAKTER NAKLİ YAPTIĞI AÇIKTIR

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Yetiştiği Milli Görüş Okulunu unutup, ilk fırsatta Sayın Erbakan’ın deyimiyle dersten kaçan Erdoğan, doku nakli yapmamış da karakter nakli yaptığı çok açıktır” ifadesini kullandı.

İnce, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün partisinin grup toplantısında, yaptığı konuşmayı eleştirdi.

“SADECE İMAM HATİPLERE DEĞİL MESLEK LİSELERİNE DE UYGULANDI”

Erdoğan’ın, İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunu, “Bana lisede hendek atlattılar” dediğini ifade eden İnce, “Sayın Başbakan kendisinden başka bir gerçeği bilmediğinden, hafızasının ve bilgisinin zayıflığından olsa gerek yaşadığı durumu sadece İmam Hatip Lisesi mezunlarına uygulanmış bir durum gibi anlatmaktadır. Oysa benzer durum tüm meslek lisesi mezunları için de geçerli bir uygulamaydı” dedi.

“DERSTEN KAÇAN ERDOĞAN”

İnce, Başbakan Erdoğan’ın, dün “yüz naklinden, doku naklinden” de söz ettiğini belirterek, her sözün, önce söyleyeni anlattığını belirtti. İnce, şunları kaydetti:

“Yetiştiği Milli Görüş Okulunu unutup, ilk fırsatta Sayın Erbakan’ın deyimiyle dersten kaçan Erdoğan, doku nakli yapmamış da karakter nakli yaptığı çok açıktır. Milli Görüş gömleğini çıkartarak, eski hocası Sayın Erbakan’ın deyimiyle Siyonizm’in gömleğini sırtına giyerek, Kaddafi’den insan hakları ödülü alarak ve onun öldürülmesine çantayla para taşıtarak dünya tarihinde gelmiş geçmiş en başarılı karakter naklini yaptırmıştır. Bu karakterin özellikleri anlatmakla bitmez. En temel özelliği A dediği bir konuda Z diyebilme başarısını göstermesidir.

“BAŞBAKAN’IN ARKADAŞI ÇIKARSA ŞAŞIRMAYIN”

Birkaç gündür gazetelerde bir haber var. Cennetten size yer vereceğiz diye insanlar dolandırılmış. Yapılan bu dolandırıcılıkla, Deniz Feneri dolandırıcılığı arasında çok sayıda benzerlik vardır. Her ikisi de inanç istismarıdır. Her ikisi de inançlı insanın temiz duygularının sömürülmesidir. Ama iki dolandırıcılık arasında bir fark vardır. O da Deniz Feneri dolandırıcılığını yapanların Başbakan’ın yakın arkadaşları olmasıdır. Birkaç gün içerisinde ‘cennetten yer satacağız’ diye dolandırıcılık yapanlar da Başbakan’ın arkadaşları çıkarsa şaşırmayın. Çünkü bunlar dolandırıcılarla arkadaşlık yapan, onlara arka çıkan bir siyasi zihniyettir.”

Link for this entry

Aydınlık gazetesi bugün sürmanşetten Sezgin Tanrıkulu’nun Stratfor’daki maaşını sordu.. “WikiLeaks’in yayımladığı e-postalarda “Gölge CIA” olarak bilinen Stratfor’a istihbarat sağlayan “TR325″ kod adlı Enerji Uzmanı Faruk Demir’in aylık maaşının 20 bin dolar olduğu ortaya çıktı. Stratfor’un Türkiye analisti Emre Doğru’nun, “Kürt haber kaynağım” dediği “TR705″ kodlu Sezgin Tanrıkulu’nun maaşı ise merak konusu..” diyen Aydınlık, “Kuruluşun CHP’deki kaynağı olarak bilinen Tanrıkulu’na ne kadar maaş ödediği bilinmiyor” dedi.

DEMİR’E 20 BİN DOLAR MAAŞ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun ardından WikiLeaks’in yayımlamaya başladığı e-posta yazmışmalarıyla birlikte Faruk Demir ismi gündeme geldi. Gölge CIA olarak da anılan Stratfor’un iç yazışmalarında, “TR325″ kodu ile anılan ve Enerji Uzmanı olduğu belirtilen Faruk Demir’in maaşının 20 bin dolar olduğu bilgisi de yer alıyor. Stratfor’un sahibi George Friedman’ın karısı ve Stratfor yöneticisi Meredith Friedman, Stratfor çalışanı Rob Bassetti’ye, Faruk Demir’in Garanti Bankası’ndaki hesap bilgilerini gönderiyor ve kendisine yapılacak ödemeyi “Eşit aylık miktarlara bölünecek şekilde 20 bin dolar” olarak tarif ediyor.

TANRIKULU KABUL ETMİŞTİ

Emre Doğru’nun PKK’nın üç ateşkesi için daha önce bilgilendiren Kürt kaynağım diye bahsettiği TR705 kodlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Beraber akademik çalışmalarda bulunduğum son derece kıymetli bir hukukçu dostum Prof. Dr. Osman Doğru’nun oğlu olan ve çocukluğundan beri tanıdığım Emre de çeşitli kereler bana analizlerinde kullanmak üzere sorular yöneltmiştir.” diyerek kabul etmişti.

Link for this entry

2000 yılından önce emekli olan ve 6 gruba ayrılan emekli maaşlarındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak için hazırlanan intibak yasası Köşk tarafından onaylandı. Bu yeni kanunla 2000 yılından önce maaş bağlanmış 2 milyon 700 bin emeklinin aylıkları yeniden hesaplanacak. Emekli maaşlarındaki artış 50 TL ile 322 TL arasında değişiyor..

2013 OCAK AYI İTİBARİYLE GERÇEKLEŞECEK

Zamların maaşlara yansıması 2013/Ocak ayı itibariyle gerçekleşecek. Yapılacak zamlardan dul ve yetimler de aylıklarıyla orantılı olarak yararlanacak. Örneğin 1/4 oranında yetim aylığı alan kişi, 100 liralık zammın 25 lirasını alacak.

Tablodan da anlaşılacağı üzere, intibak zammında iki kriter mevcut. Emekli olunan prim günü ve gösterge ya da üst gösterge rakamı. Gösterge rakamını belirleyen en önemli unsur ise çalışma hayatında hangi kazanç üzerinden SSK’ya bildirim yapıldığıdır. Bu anlamda 1990-2000 yılları arasındaki kazançlar önem arz ediyor.

Link for this entry

Birinci Ergenekon davasına Silivri’de devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın dünkü duruşmasında sanıklar ile avukatların kimlik yoklamasının ardından gizli tanık Kıskaç’ın açıklamaları, görüntüsü buzlanarak salona yansıtıldı.

MAHKEME BAŞKANI’NA BAĞIRDI

Bu sırada Veli Küçük, “Bir istirhamım var; Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yargılamayalım.” ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin, mahkemede TSK’nın yargılanmadığını söylemesi üzerine de Küçük, “İki gündür burada TSK yargılanıyor.” diye bağırdı. Bunun üzerine Başkan Özese, “Burada TSK ya da ordumuzu yargılamıyoruz. Hepimiz ordumuzu seviyoruz. Başka ordumuz yok. TSK’nın içinde bulunan ve yanlış yaptığı iddia edilen bazı kişiler yargılanıyor. Ordumuz hepimizin ordusu.” açıklamasını yaptı. Ardından Veli Küçük ses tonunu daha da yükselterek, “Keşke bunun farkına varsanız. Ah keşke öyle olsaydı.” diye bağırdı.

GİZLİ TANIK KISKAÇ

Duruşmada sanıklardan Oktay Yıldırım, sesi ve buzlanmış görüntüsü salona yansıtılan gizli tanık Kıskaç’a soru sormak için söz aldı ve “Dün verdiğiniz ifadenizde, buluştuğumuzu ve sizi Veli Küçük ile tanıştırdığımı söylediniz. Doğru mu?” diye sordu. Kıskaç’ın “Doğrudur.” cevabını vermesi üzerine Yıldırım, “Ben hayatımda Veli Küçük ile kimseyi tanıştırmadım.” diye konuştu. Daha sonra tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk de, Kıskaç’a terörle mücadeleye ilişkin sorular yöneltti. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel de, Öztürk’ün, sorularında ‘savaş’ kelimesini kullanmasını eleştirerek, “Savaş iki ülke arasında olur. Oysa PKK, bir terör örgütüdür. Savaş söylemini düzeltsin.” ikazında bulundu.

FEHRİYE ERDAL’IN ADRESİNİ MİT’E VERDİM

Gizli tanık, kendisine yöneltilen başka bir soru üzerine de 1996 yılında yapılan Özdemir Sabancı suikastına ilişkin davanın firari sanığı Fehriye Erdal ile alakalı açıklamalarını tekrarladı. Kıskaç, “Cezaevinde tutuklu olduğum ve MİT’te görevli olduğum dönemde Fehriye Erdal’ın adresini bulup savcılık vasıtasıyla MİT’e bildirdim. Dikkate almadılar. Bu bilgiyi bir televizyon kanalına parayla sattılar.” ifadelerini kullandı.

Link for this entry

Adana merkezli 5 ilde terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik dün düzenlenen operasyonda, Pozantı Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki iddiaları ortaya atanlar arasında bulunan T.T’nin de gözaltına alındığı ve tutuklandığı öğrenildi.

YAKALAMA KARARI

Pozantı Cezaevindeki iddialar ile ilgili gazetelerde açıklamalarda bulunan T.T’nin, çeşitli tarihlerde karıştığı sokak eylemleri nedeniyle ”terör örgütü propagandası yapmak” suçundan hakkında yakalama kararı bulunduğu belirlendi.

İKİ KEZ CEZAEVİNE GİRMİŞ

Gülbahçe Mahallesi’nde bir dernek binasında gözaltına alınan T.T’nin, terör örgütü elebaşının serbest bırakılması ve cezaevindeki örgüt üyelerine destek amacıyla açlık grevinde bulunduğu bildirildi. T.T’nin daha önce de iki kez Pozantı Cezaevinde, cezasının infazının gerçekleştirildiği öğrenildi.

Adana Emniyet Müdürlüğüne getirilen T.T, Pozantı Cezaevindeki iddialarla ilgili Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında da ”mağdur” sıfatıyla ifade verdi.

TUTUKLANDI

Tekrar Adana’ya getirilen T.T, çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.

Link for this entry

ENSONHABER.com/DETAY HABER 28 Şubat sürecinin çok konuşulan isimlerinden Refah-Yol iktidarının Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu’ndan tarihi bir itiraf geldi.

ASKER ÇİLLER’İ İSTEMİYORDU

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile sürekli tartıştığını kaydeden Ensarioğlu, askerlerin Çiller’i istemediğini bu yüzden hükümeti düşürmek istediğini söyledi.

DEMİREL DARBENİN OLACAĞI TARİHİ SÖYLEDİ

Habertürk TV ekranlarında yayınlanan ve Balçiçek İlter’in sunduğu Söz Sende programına katılan Ensarioğlu canlı yayında tarihi bir itirafta bulundu. 28 Şubat döneminde Süleyman Demirel’le yaptığı görüşmede Demirel’in askerin darbe yapacağını ve bunun tarihinin de 13 Haziran olacağını söylediğini iddia etti.

İşte Ensarioğlu’nun canlı yayındaki o sözleri 

Link for this entry

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın ikinci bireysel fotoğraf sergisi olan ‘Düş Bahçemden’ adlı sergi, AK Parti Genel Merkezi’nde açıldı.

Ataş’ın çektiği fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sergide yer alan fotoğraflar hakkında Ataş’tan bilgi aldı.

Ataş, Mostar Köprüsü’nün yer aldığı fotoğrafı Başbakan Erdoğan’a hediye etti.

Link for this entry

Geçen yıl Bingöl’de düzenlenen, 3 kişinin yaşamını yitirdiği 21 kişinin de yaralandığı canlı bomba saldırısına ilişkin görüntüler ortaya çıktı.

ÇOCUKLARINI KORUMAK İÇİN ÜZERİNE ATLAMIŞTI

Saldırı, Hatice Belgin adlı kadının çocuklarını korumak için canlı bombanın üstüne atlamasıyla da hafızalara kazınmıştı.

5 AY SONRA ORTAYA ÇIKTI

Canlı bomba saldırısının görüntüleri olaydan beş ay geçtikten sonra NTV  tarafından ortaya çıkarıldı.

MOBESE görüntülerinde canlı bomba Ronahi kod adlı Nazlı Görer, caddenin kalabalığına karışıyor ve kısa bir süre sonra korkunç patlama gerçekleşiyor.

Patlama sonrası yaşanan panik ve yaralı bir vatandaşın çevredeki vatandaşlarca taşınması da MOBESE kameralarına yansıyor.

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Link for this entry